Stefan Kuntz’un çalıştırdığı A Milli Futbol Takımımız, Belçika’da Japonya ile karşı karşıya geldi. Japonya mücadeleyi 4-2 kazandı.
A Milli Takımımız’ın gollerini 44. dakikada Ozan Kabak ve 61. dakikada Bertuğ Yıldırım kaydetti. Japonya ise15. dakikada Atsuki Ito, 28 ile 36. dakikalarda Keito Nakamura ve 78. dakikada penaltıdan Junya Ito’nun golleriyle galibiyete uzandı.
A Milli Takım’da oklar Teknik Direktör Stefan Kuntz’a çevrildi. Spor yazarları hem oyunu hem de Kuntz’un futbolcular hakkında yaptığı açıklamaları değerlendirdi.
ATTİLA GÖKÇE: KUNTZ VAZOYU KIRDI (MİLLİYET)
Futbolda A Milli Takımımız’ın EURO 2020’de hepimizi şoke eden, hayal kırıklığına uğratan başarısızlığı, Şenol Güneş’in istifasıyla yeni bir süreç başlattı.
Stefan Kuntz ve EURO 2024 süreci… EURO 2024 için eleme grubunda Eskişehir’deki Ermenistan maçına kadar işler iyi gidiyordu. Ancak güç halle elde ettiğimiz “kötünün iyisi” beraberlik, Kuntz’un baştan beri yadırganan durumunu daha da yoğun biçimde tartışmamıza neden oldu.
Gözden kaçan bazı gerçekler var: Şenol Güneş’in istifasından sonra o günkü TFF yönetim kurulunda A Milli Takım’dan sorumlu üye Selim Soydan, görevini Hamit Altıntop’a devretti.
Altıntop, bilgili, yetkin, yakın dönemde futbolu bırakmış, günümüz oyuncularının da tanıdığı parlak bir yıldızdı. O da iyi bildiği Almanya’dan, yönetebileceğini umduğu, kendi boyuna göre birini seçti. Kuntz’un Milli Takım’daki kariyerini değerlendirirken bu durumu dikkate almak gerekiyordu. Yerli hocaların Altıntop’u üst düzey yönetici olarak ne kadar kabul edeceği tartışmalıydı. Altıntop boyuna göre seçtiği Kuntz’la iyi bir diyalog kurdu. Alman hocanın yardımcı antrenör ve kaleci antrenörü gibi tercihleri kolay kararlar oldu. Ancak Faroe Adaları karşısındaki yenilgi (26 Eylül 2020/ 1-2) sonrası Hamit Altıntop “masayı yumruklayarak” tuhaf açıklamalar yaptıktan sonra biraz perde gerisine çekilmenin daha doğru olacağına karar verdi. İkilinin arasındaki diyalog ve iş birliğinin ne durumda olduğu da pek bilinmiyor. Altıntop, Milli Takım’la ilgili şöyle bir tutum almış durumda: “Bu iş bende, bırakın bildiğimiz gibi yönetelim!.”
Tamam da sonuçlar da, oyun da umduğumuz gibi değil.
Bu yazıya Japonya maçından önce başladım. Sonrasında olaylar gelişti, araya girmek zorunda kaldım.
TOPUN KOKSUNU BİLE ALAMADIK
Japonlar bizi öylesine bir baskı altına aldılar ki zaman zaman bırakın top kullanmayı, topun kokusunu bile alamadık. Alternatif kadroyla başladığımız ilk yarıda çok aciz durumlara düştük. Bu oyun hepimizi sarstı. Maçtan sonraki basın toplantısında yaptığı açıklamalarla Kuntz, takımı ve futbolcuları karşısına alarak vazoyu kırdı.
Ermenistan beraberliğinden sonra üzerindeki baskıyı dağıtamadığı görüldü. Dahası futbolcuların yüzde yüz enerjiyle oynamadıkları, mücadele etmedikleri, kendilerini geliştirmediği konusunda beklenmeyen açıklamalar yaptı.
Keşke soyunma odasında ya da kampta yüz yüze konuşsaydı futbolcularıyla. Belki de bunu yaptı ama karşılığını alamayınca kontrolü kaybedip vazoyu kırdı. Çok önemli, travmatik bir durum bu… Güven kaybı, iletişimin kopması, empatinin ortadan kalkması ve takım ruhunun zedelenmesi gibi bir durumla karşı karşıyayız.
HOCA İLE FUTBOLCULAR BİRBİRİNDEN KOPTULAR
Önce kalpler kırıldı… Anlaşıldı, hoca ile futbolcuları birbirlerinden koptular. Bu dağınıklıkla yolun sonu göründü.. Almanya’daki finallere giden yol iyice daraldı.. Yazık oldu. Bu hikayede böyle bir sayfa olmamalıydı.
BİLAL MEŞE: KUNTZ DİLERİZ DERS ÇIKARIR (MİLLİYET)
Japonya ile oynadığımız hazırlık maçı beni taaa 21 yıl öncesine götürdü. Yani Güney Kore ve Japonya’da yapılan 2002 Dünya Kupası’na… Yorucuydu, oradan oraya, her gün neredeyse ülke değiştirdik, gelin görün ki bir o kadar da keyifliydi.
Japonya’yı o turnuvada 1-0 yendik, yenmesine de pek kolay olmamıştı. Samuraylar’da o yıllardan bu yana sadece isimler değişti, her alanda olduğu gibi müthiş disiplinliler, oyun sistemine sonuna kadar sadıklar. Kaldı ki rakibimizin birçok oyuncusu Avrupa’da top koşturuyor, artı apoletleri 4 Asya Kupası ve en önemlisi 7 kez Dünya Kupası’na katılmış olmaları, yani o kulvarın gediklisi. Çok çabuk ve teknik oyuncuları kadrosunda barındırıyor Japonya. Hazırlık maçı da olsa, rakip işini ciddiye alıyor, baksanıza Almanya’yı bile özel maçta 4-1 yendiler, Hansi Flick’in biletini kestiler!
ÜÇ GOL BİRAZ AĞIR OLDU
Hazırlık maçlarında skor tabelasına pek takılmam, ancak ilk yarıda yediğimiz üç gol biraz ağır oldu! Adamlar pire gibiler, hem alan daraltıyorlar, hem hücumda çoğalıyorlar, hem de geri dönüşleri aynı, saat gibi tıkır – tıkır, işliyor, presleri ayrı bir dert, sanırsınız ki fazla oynuyorlar!
Tamam hazırlık, puan maçlarında forma şansı veremediğiniz oyuncuları kantara çıkarma fırsatıdır, eyvallah..
Ne var ki ekim ayında önce Hırvatistan, ardından da Letonya ile iki ciddi maçımız var. Acaba böylesi dişli bir ekiple oynuyorsak ki öyle, o iki puan maçının ideal 11’ini varsa tabi ki, sürsene sahaya kardeşim, neyin peşindesin? Yediğimiz gollere bakın, olacak iş mi? 15’te Ito perdeyi açtı, Nakamura 28 ve 36’da farkı üçe taşırken, 44’de Ozan Kabak, takımımızı umutlandı. Yediğimiz üç golün, savunma ve kaleci hatalarından kaynaklandığını da anımsatalım! Artı iyi organize olamadığımız gibi, bu yarıda rakibimize çok pozisyon verdik.
ONUR’U ÇANTA GİBİ YANINDA TAŞIMA
Kuntz’un Cengiz, Hakan, İsmail, Merih ve Altay hamleleri ikinci yarıda ay-yıldızlı ekibimizi ayağa kaldırırken, 61’de Bertuğ savunmadan seken topu kafayla tamamladı. İşte sana aslanlar gibi Bertuğ, sağda, solda golcü aramaya gerek, yeter ki oynat! Örneğin Yusuf Sarı, asla yedek kalmayı hak etmiyor, keza Onur Bulut’u çanta gibi yanında taşıma!
Oyun disiplininden asla kopmayan Japonya’nın iki topu da direkten döndü. Bu hamleler bizi rakip alana taşıdı, pas trafiğini artırdık, yüklendik, pozisyon ürettik, ancak beraberliği ararken, golü kalemizde gördük. 78’de Japonya bir fırsat buldu, İsmail Ito’yu indirdi, hakem penaltıyı gösterdi. Atışı aynı futbolcu gol çevirdi, farkı yeniden ikiye taşıdı.
Japonya’nın oturmuş bir oyun felsefesi var, asla taviz vermiyorlar. Keşke bizim de ideal bir kadro ve sistemimiz olsa! Puan maçlarında takımın sağıyla, soluyla oynamak risktir, bunu Ermenistan maçında gördük, dileriz Stefan Kuntz, dünkü maçtan dersler çıkarmıştır!