Güler yüzlü, sakin ve sabırlı Fernando Santos dün adeta kimlik değiştirdi. Çatık kaşlı, telaşlı ve sabırsız haliyle dikkat çekti. Hayır karakter değişikliği demek istemiyorum. Yenik başlayan bir maçın bir türlü dengeye gelmemesi, tecrübeli Santos’u bile farklı bir yapıya dönüştürmüştü. 4-0’lık ağır yenilgi üzerine Santos ve yardımcıları elbette “yoğun bakım” uygulayacaktır ama… Hastayı kurtarabilirler mi? Bilmiyoruz.
Pendik’teki maç, santra sonrası alışıldık karşılıklı yoklamalarla akıp geçerken, bir anda ortaya çıkan Umut Nayir, ceza alanına girmeden, çizginin dibinden vurup Mert Günok’u kapattığı köşeden avlayıverdi. Futbolda “dalgınlık” kazası sayılabilecek bir durum…
Beşiktaş, ligin ilk yarısında “dışarıdan gelen top” nedeniyle yaşanan tartışmaların mağduruydu, biliyorsunuz. Pendikspor, o gün koskoca stadda ev sahibini adeta uyutarak bir de hakem kararı sayesinde beraberliği alıp gitmişti. Dünkü sonuç daha gerçek, daha kötü ve elbette daha da düş kırıcıydı.
Pendikspor’un bile inanmakta güçlük çekeceği 4-0’lık skor, ev sahibi takımın becerileriyle birlikte dikkatsiz, dağınık, etkisiz Beşiktaş oyuncularının eseriydi. Umut Nayir, Halil Akbunar ve Mame Thiam’ın gollerini alkışlamalı, saygı duymalıyız… Formsuz Cenk Tosun’un her pozisyonda üst üste beceri noksanları taşıdığı tabloları da bu yenilginin eksi hanelerine yazmak durumundayız. Ne Rashica ne Semih, ne Gedson, ne de sonradan giren Ghezzal ve Muleka, Beşiktaş adına bir reaksiyon gösteremediler. O nedenle kaza golü ile başlayan maç, Nuno’nun dördüncü golüyle tarihsel bir belgeye dönüştü.
Bu maçın teknik analizi elbette Beşiktaş adına daha keskin gerçekleri göz önüne çıkaracaktır. Tayyip Talha ve Bakhtiyor’un savunma göbeğindeki tükenişleri de hesaba katılacaktır.
Pendik’in Portekizli teknik direktörü Ivo Vieira’yı, günün yıldızı Halil Akbunar’ı ve tüm takımı kutluyoruz. Beşiktaş’a acil şifalar diliyoruz. Gerçekten “hasta” bir takım var önümüzde.