TOG ve Eti’nin ‘Sen Gençsin, Güç Sensin’ projesiyle desteklenen isimlerden biri olan milli paralimpik yüzücü Emine Avcu, hedeflerinden yaşadıklarına birçok şeyden bahsederken, evinden çıkmayan engelli bireylere de MİLLİYET aracılığıyla mesaj gönderdi.
– Öncelikle kendinden bahseder misin? Hem okuyorsun, hem de sporcusun. İkisi bir arada zor olmuyor mu?
Çatalca’nın Çanakça Köyü’nde hayata gözlerimi açtım. %79 oranında bedensel engeli bulunan sekiz kardeşli kalabalık bir ailenin ilk kız çocuğuyum. Oldukça sıcakkanlı, desteğini esirgemeyen, her zaman evlatları için çabalayan bir anneye sahiptim. Annemin mücadeleci mizacı sayesinde hayata dört elle sarıldım.
2020 yılında ise Kültür Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Ön Lisans eğitimini tamamladım. Mesleki kariyerim için profesyonel şekilde yüzme branşıyla ilgilendiğimden dolayı, bağdaştırmak amaçlı tekrardan 2. üniversitemi okumaya karar verdim ve İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Spor Bilimleri Fakültesi Spor Yöneticiliği Lisans Programını okumaya hak kazandım. Yaşamımın eğitim kısmı elbette anlattığım gibi kolayca ilerlemedi. Lise eğitimimi gerek yaşadığım yerdeki imkânsızlıklardan, gerekse çevremde destek olup elimden tutacak insanların azlığı nedeniyle yaşıtlarımla aynı zaman diliminde bitiremedim, fakat hayatta önemli olanın bir şeyler için adım atmak olduğunu anlayınca harekete geçtim. Hayatta ne öğrendiysem okul sıralarında değil de birebir yaşayarak öğrendim.
Okul ve spor yaşantımı bir arada yürütmek çoğu zaman kolay olmuyor. İkisinin iç içe geçmiş olması işleri bir noktada zorlaştırıyor. Fakat her ikisine de isteyerek ve severek vakit ayırmaya çalışıyor, hayatımın ayrılmaz bir parçası haline getiriyorum. Çünkü okul ve spor yaşantımda elde ettiğim birikimler beni psikolojik açıdan daha dayanıklı hale getiriyor. Bir güne birden fazla şey sığdırmak, okuldan çıkıp antrenmana koşturmak ve ayrı ayrı her birinden birikimler elde ederek günü sonlandırmak bana tarifi zor bir mutluluk kazandırıyor.
Ortak alan vurgusu
– Engelli gençlerin birçoğu evden çıkmaya bile çekiniyor. Bu korkuları ortadan kaldırmak için neler yapılabilir?
Hayat içinde insanı korku ve endişelere sürükleyen olaylar ya da durumlar olabilir. Mevcut düzen çoğu zaman engelli bireylerin ‘özel’ durumlarını göz ardı etmektedir. İstanbul gibi büyük bir metropolde bile engeli bir birey karşıdan karşıya geçmek gibi basit bir iş için asansör bulmakta zorlanmaktadır. Bu en sabit örneklerden yalnızca biri. Bu yüzden engelli bireylerin evden çıkmak istememelerinin altında derin toplumsal sebepler yatmaktadır. Durum yalnızca fiziksel farklılıklarından dolayı kendi bedenleri ile barışamamış engellilerden ibaret değildir. Sırf bedensel farklılığınızdan dolayı size acıyarak bakan, duygusal olarak yaklaşıp halinize üzülen insanların olması ile toplumsal yaşama katılmanız konusunda sizi tereddütte bırakmaktadır. Bunların yanında şehir yaşamının olası birçok tehlike barındırması da engellilerin kendilerini eve kapatmalarına sebep olmaktadır. Yapılması gerekenlerden ilk ve belki de en önemlisi, engelli bireyler konusunda toplumun bilinçlendirilmesidir. Evlerde ailelerin, okullarda öğretmenlerin desteği ile çocukların ve daha sonra tüm toplumun bilinçlendirilmesi şarttır. Bunun yanında tüm ortak kullanım alanlarının yaşantımda bıraktığı izlerden yola çıkarak (okul, hastane, toplu taşıma, park, bahçe ve sahillerin, alışveriş merkezlerinin, vb.) tüm engelli çeşitlerine uygun olacak şekilde dizayn edilmesi gerekmektedir.
Hedef uluslararası başarı
– Genç yaşına rağmen birçok zorlukla uğraşmanın yanında tabii ki hayallerin, hedeflerin var. Bunlar neler peki?
Atamızın iki sözü benim için çok önemli. ‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir’ sözü, akademik kariyerimi geliştirmem için yol göstericidir. Diğeri ise ‘Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim’ sözüdür. Hayallerim elbette her sporcu gibi uluslararası müsabakalarda ülkemi, benim için anlamı büyük olan milli formasıyla yarışarak elimden geldiğince en iyi şekilde temsil etmektir.
“Geldiğim seviye mutluluk veriyor”
– Katıldığın ilk Dünya Şampiyonası olan; Madeira 2022 sürecini değerlendirecek olsan neler söylersin?
Böyle büyük ve profesyonel bir yarışmaya katılmak oldukça heyecan vericiydi. Hem yarışma öncesi hem de yarışma süreci son derece keyif doluydu. Katıldığım 150 metre karışık stilde Dünya beşincisi oldum. Dört yıl gibi kısa sürede elde ettiğim tecrübelerim ve çalışmalarım, birbirinden zor rakiplerime karşı göstermiş olduğum mücadelem ile bu seviyeye gelmek benim için büyük bir mutluluk ve gurur kaynağıdır.
“Sen gençsin güç sensin projesi önemli”
– TOG ve Eti’nin projesi ile desteklenen isimlerden birisin. Bu senin hayatını kolaylaştırıyor mu?
TOG ve Eti’nin “Sen Gençsin, Güç Sensin” projesi ile spor kategorisinde yer alan isimlerden biriyim. Bu proje ile aldığım mentörlük desteği, çıktığım yolda daha emin adımlarla ilerlemek için önemli bir kılavuz oldu. Bu proje kapsamında yer almak, kitle iletişim araçlarının da sayesinde, sporun önemi ile ilgili sosyal yaşama önemli bir mesaj vermemi sağladı.
“Her şey sizin hayata tutunmanızı sağlar”
– Sence spor engelli bir bireyin hayata tutunması için en önemli araç mı?
Hayat bakış açınıza göre şekillenen inanılmaz bir düzende ilerler. Yalnızca spor değil, emek verip çabaladığınız, değer verdiğiniz, anlam yüklediğiniz hemen hemen her şey hayata tutunmanız için bir araç olabilir. Bu benim için bir spor dalıyken bir başkası için bitki yetiştirmek, dünyayı gezmek, yeni bir dil öğrenmek olabilir.
“Önemli olan mücadele etmek”
– Senin röportajlarını okuyan, izleyen ancak içinde umut ışığı yanmayan engellilere bir mesajın var mı?
Yalnızca engelliler için değil tüm insanlar için önemli olan mücadeleyi sürdürmektir. Hayatın tekrarlarla dolu olduğunu fark etmek ve her düşüşün yeniden ayağa kalkmak için en önemli adım olduğunu kabul etmek, bizi dayanıklı kılar. Tıpkı yürümeyi yeni öğrenen bir bebek gibi her seferinde yeniden yola çıkmak gerekmektedir.
İki arasında seçim yapamam
– Paralimpik yüzücüsün ve aynı zamanda spor yöneticiliği okuyorsun. Bir seçim yapsan hangisi sana daha yakın geliyor?
Böyle bir ikileme düşmek ya da böyle bir seçim yapmak benim hayatımda söz konusu olamaz çünkü her iki alanda beni ayrı yönlerden tamamlamaktadır. Paralimpik sporcu kimliğim ile vatanıma olan sevgimi, arzu ettiğim hayalimi, topluma faydalı bir birey olma isteğimi desteklerken, okuduğum spor yöneticiliği lisans eğitimi ile akademisyenlik kariyerimi, tamamlıyorum.