Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni”nde önemli açıklamalarda bulundu.
İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları: Sözlerimin hemen başında sizlerle birlikte Türk Silahlı Kuvvetlerimizin bütün mensuplarının 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı tebrik ediyorum. Yaklaşık bin yıldır vatanımızın edebi muhafızlığını yapan aziz şehitlerimizi rahmetle yad ediyor, gazilerimize en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını da minnetle anıyorum. Büyük Zafer ile milletimizin bağımsızlık iradesi tescil edilmiştir. Cumhuriyetimize giden yolu açan bu zafer kahraman ordumuzun ve aziz milletimizin bayramıdır. Gazi Mustafa Kemal, Dumlupınar’da muzaffer ordumuza, “Meydan Muharebesinde zalim bir ordunun asıl unsurlarını inanılmayacak kadar az bir zamanda imha ettiniz. Asil milletimizin fedakarlıklarına layık olduğunuzu ispat ediyorsunuz. Büyük Türk Milleti istikbalinden emin olduğunda haklıdır. Herkesin aklını, yiğitliğini ve gayretini yarışırcasına göstermeye devam etmesini isterim. Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri” demiştir.
MUHTEŞEM BİR ZAFERİN COŞKUSU
Her bir üyesi milletimizin öz evladı olan ordumuzun kahramanları ile iftihar ettik, ediyoruz. Bu akşam Cumhurbaşkanlığı Külliyemizde tertiplenecek özel programla Büyük Zafer heyecanını birlikte yaşayacağız. Ağustos ayını yine muhteşem bir zaferin coşkusuyla uğurlayacağız. Rabbim ordumuzu ve tüm güvenlik güçlerimizi muzaffer eylesin.
ORDUMUZUN SAFLARINA YENİ ÇELİKTEN BİLEKLER EKLİYORUZ
Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere adlarını tarihe ve milletimizin kalbine yazdıran nice mümtaz şahsiyetler bu çatı altında eğitim görmüştür. Kara Harp Okulumuzdan yetişen nice vatan evlatları, terörle mücadeleden sınır ötesi operasyonlara kadar birçok zaferlere imza atıyor. Kahraman ordumuzun saflarına yeni çelikten bilekler ekliyoruz. Kara Harp Okulumuzdan bu yıl toplam 989 öğrencimiz mezun oluyor. Diplomalarını alarak ordumuzun saflarına katılan her bir teğmenimizi tebrik ediyor, tek tek alınlarından öpüyorum. Mezunlarımızı en güzel şekilde yetiştiren hocalarımızı ve komutanlarımızı da tebrik ediyorum.
EN BÜYÜK FELAKETİ EN AZ HASARLA ATLATTIK
15 Temmuz ihaneti gibi bir devletin başına gelebilecek en büyük felaketi, olabilecek en az hasarla atlattık. FETÖ’cü hainlerin açtığı tahribatı kısa sürede telafi ettik. Ordumuzun personel, eğitim, teçhizat, imkan ve yetenekler bakımından da eksiklerini giderdik. Harp okullarımızı, meslek yüksek okullarımızı, Milli Savunma Üniversitesi bünyesinde çok daha kaliteli, etkin şekilde yeniden kurduk. Ordumuza yük olan, gereksiz tartışmalara konu olan sıkıntılı durumlara son verdik. Sadece devletinden ve onun meşru yöneticilerinden emir alan bir TSK’ya sahip olduk. Atılan tüm bu adımların ordumuzun gücüne nasıl güç kattığını sahada elde edilen başarılarda görüyoruz. Silahlı kuvvetlerimiz sorumluluk aldığı her yerde görevini alnının akıyla yerine getiriyor.
NE YAPILMAYA ÇALIŞILDIĞININ FARKINDAYIZ
Üniversitemizi karalamaya yönelik artan algı operasyonlarının arkasında ordumuzun asli vazifesine odaklanmadaki bu başarısı yer alıyor. Başarı grafiği yükseldikçe eski Türkiye atıklarının hazımsızlığı da artmaktadır. Ne yapılmaya çalışıldığının farkındayız, buna fırsat vermeyeceğiz. FETÖ’cü hainleri ve vesayet heveslilerini başarılarımızla rahatsız etmeye devam edeceğiz.
HER TÜRK ASKER DOĞAR
Tarihimiz boyunca devlet komutan, millet de asker olmuştur. Her Türk asker doğar. Bu sözü milletimizin bu topraklarda yürüttüğü varlık yokluk mücadelesi ile eşleşmiştir. Askerlik milletimiz için bir meslekten ziyade din için, vatan için, devlet ve bayrak için namus borcu olarak görülmüştür. TSK’mızın kodlarında hep bu anlayış hakimdir. Bugün de milletimizin ta kendisi olan TSK’mız, ülkemizin bağımsızlığının, milli birlik ve beraberliğimizin güvencesidir. Ordumuz ayrıca onurla taşıdığı ay yıldızlı bayrakla, dünyanın dört bir yanındaki mazlumlar için de bir umut kaynağıdır. Bu akşam, Külliye’deki programımızda yurt dışındaki kahraman askerlerimizle de kucaklaşacağız.
BURASI REHAVETİ KALDIRMAZ
Türkiye coğrafya olarak bir köprü, kültürel olarak bir merkezdir. Bu coğrafyada bağımsız bir şekilde yaşamak her babayiğidin harcı değildir. Basit bir zafiyet göstergesi bile çok büyük tehditlerle karşı karşıya bırakabilir. Gabar’da, Tendürek’te, Bestler Deresi’nde teröristleri gömdüysek, bundan sonra da aynı imanla gömmeye devam edeceğiz. Burası rehaveti kaldırmaz, zayıflığı, tembelliği kaldırmaz. Burası nemelazımcılığı asla kaldırmaz. Bölgemizdeki ve gönül coğrafyamızdaki hadiselere kulaklarımızı tıkarsak kendimizi kandırmış oluruz.
İSTANBUL İLE KUDÜS’Ü KİM AYIRABİLİR?
Can Azerbaycan’la nasıl birsek, berabersek Türk cumhuriyetlerindeki tüm kardeşlerimizle kalplerimiz aynı atmaktadır. Kudüs’e biz sırtımızı nasıl dönebiliriz. Gazi Mustafa Kemal’in mücadele ettiği Filistin topraklarına biz gözlerimizi nasıl kapatabiliriz? İsrail’in 11 aydır soykırım uyguladığı Filistinli kardeşlerimizin feryatlarına kulaklarımızı nasıl tıkarız. İstanbul’la Kudüs’ü kim ayırabilir? Gazze’yi Gaziantep’ten kim kopartabilir? Her kim ki “Bize ne Filistin’den, Gazze’den, Kudüs’ten” diyorsa bu milletin tarihini bilmiyor demektir. Gazi niçin Bingazi’deydi? Bingazi’ye niye gitmişti? İşte hepsi bu vatan aşkıyla devam eden bir ruhun adımıydı. Gazi Mustafa Kemal’in ayak izinin olduğu topraklara bakmak bile mücadelemizi anlamak için yeterlidir. Kahraman ordumuzun şerefli birer subayı olarak devletimize sadakatle hizmet ederken sizlerin de bu hassasiyetle hareket edeceğine inanıyorum.