Serkan Arman – 231 yıllık New York Borsası’nda hisseleri doğrudan işlem gören ilk Türk şirketi olması onuruna Martı kurucusu ve CEO’su Oğuz Alper Öktem ve yönetim ekibi borsa binasının tarihi işlem salonundaki törene katılarak açılış gongunu çaldı.
Öktem törende yaptığı konuşmada, “Henüz 5 yaşında genç bir şirket olarak ülkemizde sıfırdan bir endüstri yarattık, ulaşımda yepyeni bir yol açtık, üstelik birçok köklü şirketin hayalini kurduğu bir rota belirledik ve New York Borsası’nda halka açıldık. Elde ettiğimiz kaynak ile şimdi kendi teknolojimizi daha da geliştirerek Türkiye’de geleceğin ulaşım çözümlerini şekillendirmeye hazırız” ifadesini kullandı.
Tarihi tören vesilesiyle New York Borsası’nın ana girişinde ve işlem salonunda Martı bayrağıyla birlikte Türk bayrağı da göndere çekildi. Törene Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Hasan Murat Mercan, New York Başkonsolosu Reyhan Özgür başta olmak üzere kamu ve özel sektör ile uluslararası yatırımcı çevrelerinden seçkin bir davetli topluluğu katıldı.
Türk bayraklarıyla donattı
Martı yönetim ekibiyle birlikte işlem salonundaki ünlü balkonda yerini alan Oğuz Alper Öktem, New York saatiyle 9.30’da Türk Bayrağı’nı öpüp, alnına götürmesinin ardından New York Borsası’nın açılış gongunu çaldı. Bu tarihi anın onuruna, New York Borsası ayrıca ender yaptığı bir uygulamayla Türkiye’de şubat ayında yaşanan deprem felaketini de anmak amacıyla, işlem salonundaki led ekranları Türk bayraklarıyla donattı. Halka arz özel yayını ayrıca Hürriyet, Milliyet ve Posta Youtube kanallarından da canlı olarak takip edilebildi.
Türkiye’de paylaşımlı, elektrikli, çevreci ulaşımı daha da yaygınlaştırmak isteyen Türkiye’nin tek ölçeklenmiş mobilite şirketi Martı, bu hedefle sermayesini artırarak yatırıma yönlendirmek için gerçekleştirdiği halka arzdan 60 milyon dolara yakın bir kaynak yaratmayı başardı.
Demirören Medya Center stüdyolarında gerçekleşen Hürriyet, Milliyet ve Posta Youtube halka arz özel yayınına canlı bağlantıyla katılan Martı kurucusu ve CEO’su, sorularımızı yanıtladı. Oldukça heyecanlı olduğu gözüken Öktem, heyecanını “Bir Türk yaparsa her Türk yapar” sözleriyle özetledi.
Açılış gongunu çaldınız, öncelikle duygularınızı almak istiyoruz?
Müthiş gururluyuz. Bir Türk şirketi olarak, Türkiye’yi ve teknoloji alanında Türkiye’nin genç ve girişimci gücünü dünyanın finans merkezinde temsil etmek ve Türk bayrağını burada dalgalandırmak inanılmaz bir duygu. New York Borsası binasının ön cephesinden işlem salonuna her yer Martı ve Türk bayraklarıyla donatıldı. Kendi adıma, ailem, Martı çalışanları adına ve ülkem adına inanılmaz gururluyum.
Amerika’da halka arz haftasında inanılmaz bir gündeminiz vardı. Biraz o gündemden bahsedebilir misiniz? Neler yaşandı?
Öncelikle görüşebildiğimiz kadar çok uluslararası yatırımcıyla görüştük. Türkiye’ye ve Martı’ya neden yatırım yapmaları gerektiğini aktarmaya çalıştık. Global finans piyasaları Türk start-up’larına, Türk ekosistemine, Martı gibi şirketlere yatırım yapsın ki biz bu paraları Türkiye’ye getirelim ve daha çok yatırıma ve istihdama dönüştürebilelim, daha iyi teknolojiler ve ürünler geliştirebilelim. Washington’da sayın Büyükelçimiz ve New York’ta Türk Evi’nde sayın Başkonsolosumuzla görüştük. Amerikan Ticaret Odası’na gittik. Orada görüşmelerimiz ve temaslarımız oldu. Gelecek için büyük ümitlerle dönüyoruz ülkemize.
İstanbul’da yaşanan kronik bir soruna dikkat çekip, orada bu sorunu yaşadınız mı onu sormak isterim. Sizin de sıkça gündeme getirdiğiniz taksi sorunu. New York’ta böyle bir sorunla karşılaştınız mı veya gözlemlediniz mi?
Martı’dan gelen arkadaşlarımız bile New York’ta taksi ve benzeri ulaşım uygulamalarına kolaylıkla erişebilmelerine hayret ettiler, “Bir tuşa basıyoruz ve anında taksi ya da bizim TAG muadili uygulamalar geliyor, istediğimiz yere gidiyoruz. Bu ne büyük bir lüks!” dediler.
Halbuki bu bir lüks değil. Bunun bir standart olması lazım. Biz buna çözüm getirmek isteyen, İstanbullu’nun yüzünü güldürmek için teknoloji odaklı hizmetler geliştiren Martı olarak bayrağımızı New York’ta dalgalandırıyoruz. Ve ne yazık ki hala ülkemizin mahkum edildiği bu çağdışılığı konuşmak zorunda kalmaktan hicap duyuyoruz. Ama inşallah gençlerden aldığımı güçle ve inovasyonlarımız sayesinde geliştirdiğimiz çözümlerle biz bu sorunu çözeceğiz.
Neden İstanbul Borsası değil de New York Borsası’na açıldınız?
Öncelikle Türk’ün gücünü herkes görsün istedik. Ama onun dışında 231 yıllık olmasının yanı sıra New York Borsası dünyanın en büyük ve en derinlikli borsası. Burada kaynak yaratmak için diğer her yere göre çok daha fazla seçeneğiniz var. Bu sadece halka arzla bitmiyor. Biz burada uzun bir maratondayız. Yani biz kendimizi kanıtladıkça, Türk start-up’ların, Martı’nın gücünü ve performansını kanıtladıkça daha çok yatırım alacağımıza inanıyoruz. Ülkemize sürekli döviz getiriyor olacağız. Bu kaynakları yatırıma döndürerek Türkiye’de ürünlerimizi sürekli geliştirip daha çok şehre gidip daha çok insana hizmet vermek istiyoruz. Biz devler ligindeyiz, şampiyonlar ligindeyiz. Kendimize şu anda süper lige yeni çıkmış bir takım gibi bakıyoruz. O yüzden öncelikli amacımız kalıcı olmak, sonra da yükselmek.
Halka arzdan ne kadarlık bir gelir elde ettiniz ve bu kaynak nerede kullanılacak?
Halka açılmayla birlikte 60 milyon dolar dolayında yeni bir kaynak yarattık. Bu kaynağı, mevcut şehir içi ulaşım hizmetlerini büyütmek, elektrikli ve/veya paylaşımlı ek çevresel sürdürülebilir mobilite hizmetlerimizi çeşitlendirmek, bunun için gerekli inovasyonları devreye sokmak amacıyla kullanacağız. Ama bu daha başlangıç. Türkiye’de ulaşım ekosistemini iyileştirmek, ulaşım geleceğinde söz sahibi olmak için Türkiye’nin teknolojik yetkinliklerini geliştirmek ve İstanbullunun içinde bulunduğu çaresizliği sonlandırmak için ne kadar kaynak gerekiyorsa, o kadar kaynak yaratacağız.
Halka arz öncesinde çalışanlarınıza hitaben devler liginde kalıcı olmak ve oyun kurucu olmak istediğinizi vurguladınız. Burada geleceğe dönük planınız nedir?
Çalışanlarımız bizim ailemiz. Onlar olmasaydı biz burada olmazdık. Bu iş tek başına yapılmıyor, bir ekiple yapılıyor. Biz çok güçlü bir ekibiz, o yüzden dedik ki; “Yalnız yiyen yalnız ölür!” Bu ilkeyle çalışanlarımıza 200 milyon lira değerinde hisse opsiyonu verdik. Bundan da çok gurur duyuyoruz ve inşallah ileride daha da fazla vereceğiz. Şu anda bizim konsantre olduğumuz şey daha çok çalışmak ve işimizi daha iyi yapmak. TAG’ı ve Martı’nın diğer ürünlerini sürekli olarak geliştirmek ve sürdürülebilir büyümeyi sağlamak.
Çevreci ulaşım çözümü
2018’de kuruldu. Mart 2019’da İstanbul’da faaliyete başladı. Kalabalık ve karmaşık toplu taşıma sistemine girmek istemeyenler ve o dönemde ortaya çıkan taksi sorunu, Martı’nın kısa süre içerisinde popülerlik kazanmasının önünü açtı.
İstanbul’da milyonlarca Martı kullanıcısının şehir içi yolculuklarını paylaşmalarına olanak tanıyan çevreci ulaşım çözümü Tek Araçla Gidelim (TAG)’ı Ekim 2022’de hizmete sundu.
E-scooter, e-bisiklet, e-moped ve paylaşımlı araç sürüş hizmeti olan TAG ile mobilitede bu dört alada hizmet veren Türkiye’nin paylaşımlı, elektrikli ve çevreci ulaşımı yaygınlaştırma hedefiyle kurulan tek ölçeklenmiş mobilite tek şirketi.
15 şehirde 45 binin üzerindeki araç 4 milyondan fazla tekil kullanıcıya hizmet veriyor.
Milli teknoloji hamlesinin önemli bir parçası olacak şekilde Martı, üretim faaliyetlerinin büyük kısmını ve yazılım çözümleri dahil teknolojisinin tümünü Türkiye’de gerçekleştiriyor.
Çalışanlarının yüzde 44’ünü 25 yaş altı çalışanlar oluşturuyor.
Yönetici ve üstü pozisyonlarda rol alan işgücünün yüzde 36’sını kadınlar oluşturuyor.
Martı, bir teknoloji platformu olarak bu uygulamaya hizmet veriyor ve bu hizmeti karşılığında hiçbir ücret almıyor ve gelir elde etmiyor.