Beşiktaş-Trabzonspor maçı da gösterdi ki futbolumuzda hakemlerin birer birer kurban sunağına götürüldükleri seri cezalandırma kararları devam edecek.
FİFA kokartlı başarılı hakemlerimizden Arda Kardeşler’in yönettiği geçen haftanın önemli maçı Beşiktaş-Trabzonspor karşılaşmasına yeniden bakalım.
Müsabaka karşılıklı ataklarla, ağırlıklı olarak Trabzonspor baskısıyla 0-0 sürerken, Beşiktaşlı Svensson ceza alanı içinde Trabzonsporlu rakibi Enis Bardhi’yi durdurmak için formasından çekiyor. Hareket, esneme nedeniyle Arda Kardeşler’de ciddi faul/penaltı etkisi yaratmıyor. Kardeşler’in bakış açısı ve bulunduğu yer, tek cepheden değerlendirildiğinde “devam” kararına haklılık kazandıracak nitelikte. Ancak her öykünün, her tablonun bir de görünmeyen yanı var. Svensson Bardhi’yi formadan çekerken sağ diziyle de rakibinin kalçasına baskı uyguluyor. Elle çekme, dizle itme hareketi doğal olarak düşürmeyi sağlıyor. Bunun sonucu da penaltıyı gerektiriyor.
Hayır, oyun devam ediyor… Gerçekten oyun kurallarına ve VAR protokoluna göre mutlaka değerlendirilmesi gereken bir durum. Hakemin devam kararıyla adaletin ibresi tutukluk yapıyor. Sportif vicdan yaralanıyor. İşte tam da o noktada VAR’ın devreye girmesi gerek.
VAR hakemi Alper Çetin, tecrübesiz… Alper Çetin’in TFF 1. Lig’de birkaç “arızalı” maç yönettiği anlatılıyor. VAR konusundaki tecrübesinin yetersizliği, suskunluğun gerekçesi olamaz. Orada başka bir durum var: Alper Çetin ve Avar’daki yardımcıları, Arda Kardeşler gibi tecrübeli ve formda bir hakemin kararlarına karışmaya cesaret edememiş olabilirler mi? Karar aşamalarında tecrübesi olan FİFA kokartlı eski hakemler, bu olasılığın göz önünde bulundurulması gerektiğini anlatırken, “Bu maçtaki atamaların dikkatsiz yapıldığını, yapay zekanın asıl burada devreye girip bu hatayı önlemesi gerektiğini” söylüyorlar.
Hakem ve VAR hakemleri arasındaki ilişkilerin, diyalogun ve karar uyumunun sağlanması konusunda ciddi önlemler alınması gerekiyor.
Atama ve uygulamalarda ortaya çıkan hatalara karşı kimse “tedavi” önlemlerini düşünmüyor. İlle de ceza. İlle de odun… Hata ve ceza serilerinin devam etmesi, kararlarda “kasıt” söylemleri gibi paranoyaları da kızıştırıyor.
Halis Özkahya, Ali Palabıyık, Cüneyt Çakır ve Mete Kalkavan… Bakın bakalım.. Hiç sahiplenildiler mi? Bir gece içinde baskıyla hakemlik kariyerleri sonlandırıldı mı? Bir kulüp başkanının sözüyle hakemliği bırakması ve akademide VAR eğitmenliğine atanması sağlandı mı?
Verilmeyen penaltı kararları elbette çok üzücü… Ama her hatadan sonra uygulanan “ağır” cezalar daha da acıtıcı… Açıkça söyleyelim: Türk hakemliğini iyi zamanlar beklemiyor!