Herkesin merakla beklediği, ilgiyle izlediği Avrupa Futbol Şampiyonası’nı takip etmek için Almanya’dayım. Takım kampları, maçlar, röportajlar derken hem eski bir dostu ziyaret etmek, hem de güzel bir hikaye için Gelsenkirchen’e yolum düştü. Adem Çukur ile yaklaşık 17-18 yıl önce tanışmıştık. Schalke-Fenerbahçe maçları öncesiydi. O zamanlar Türk-Alman dostluk derneği başkanlığını yapıyordu. Adem ağabey hala da bu çerçevede çalışmalarını sürdürüyor.
Bu şehre bağlı olan Schalke kulübünün Onursal Başkanı Gerhard Rehberg’in de yakın arkadaşı. Kendisi de yaz tatillerini ülkemizde geçiren bir Türk dostu. Sohbetimiz doğal olarak futbol oldu.Bölgeyle ilgili ilginç bir detay söz konusu. Alman Milli takımına kaptanlık yapmış ve hala yapmakta olan iki Türk’ü yetiştirmiş bir yer burası.
Biri Zonguldaklı, diğeri Balıkesirli ailenin çocukları olarak belki de imkansıza yakın bir şeyi başardılar.Alman futbolunun yaklaşık 20 yılına damga vuran iki Türk’ün şehri..Bu şehre bağlı olan iki mahalle.. Bismarck ve Feldmark mahalleleri yan yana..
Bismark mahallesi eskiden maden işçilerinin mahallesiydi. Mesut Özil’in doğduğu ve çocukluğunun geçtiği yer. Feldmark ise farklı işçi gruplarından oluşan bir mahalle.
İki işçi ailesinin çocuğu da zor şartlarda pes etmedi, çalıştı, elinden gelen her şeyi yaparak buralardan çıkıp dünya futbolunun zirvesine ulaştı. Bununla da kalmadı farklı dönemlerde Almanya Milli Takımı’nın lideri olmayı başardı. Önce Mesut’un evinin hemen yanındaki sahaya gidiyoruz. Burası kendisinin ilk futbolla tanıştığı yer. Grabenstrasse sokağındaki saha.. O dönemde günün büyük bölümünü burada geçirirmiş. Futbol adına ilk temeli bu sahada almış. Asistler, paslar, goller..
Adem ağabey çok yakından tanıyor Mesut’u, ailesini. Adeta çocukluğunu bile biliyor. İlkay’ın da babasıyla çok yakın…
Milli takıma geliyor konu..Kendisinin görüşü, Mesut Özil’in o dönemde Almanya’yı seçerek doğru yaptığı görüşünde. Aksi taktirde kariyerinde hiçbir zaman bu seviyeye ulaşamayacağını söylüyor. Hatta o dönemki bazı diyalogları da paylaştı.
Babası Mustafa Özil’in milli takım seçimi öncesinde A Milli Futbol Takımı’nın yetkilileri ile konuştuğunu ve “Benim oğlum çok yetenekli. Onu sürekli oynatacaksanız” gelsin dediğini ifade etti. Ardından da A Milli Takım yetkililerinin bunu o dönem bir pazarlık unsuru olarak gördüğünü bu yüzden işin çıkmaza girdiğini anlattı. Almanların ise yapılan görüşmelerde çok net olarak, “Mesut bizi seçerse onu sürekli oynatacağız, her zaman şans vereceğiz” ifadesinin aldığı kararda etkili olduğunu söyledi.
Mesut Özil’in yolu son dönemde Türkiye’de Fenerbahçe ve Başakşehir kulübüne yolu düşerken müthiş bir kariyere imza attı. Dünya Kupası’nı kazanan Almanya’nın en önemli oyuncusuydu, kaptanlarından biriydi. Kulüp kariyerinde de Almanya’da kendini parlattı, ardından İspanyol devi Real Madrid’e gitti… Oradan da İngiltere Premier Ligi’nin köklü kulübü Arsenal’e…
Şimdi de İlkay Gündoğan Almanya Milli Takımı’na liderlik yapıyor. Bu liderliğini özellikle Macaristan maçında fazlasıyla gösterdi. Önce Jamal Musiala’ya asist yaptı, ardından kendisi ağları havalandırarak takımının ev sahipliğini yaptığı bu önemli organizasyonda 2’e 2 yapmasını sağladı, manşetlere çıktı.
Onun da ilk futbol oynadığı yere gidiyoruz. Hessler 06 kulübü.. Amatör kulübün altyapısında başlıyor onun da macerası. Şimdi gençlerin top koşturduğu bu güzel zemini ise büyük bir vefa örneği göstermiş ve İlkay hediye etmiş. İlkay futbola başladığında tabii ki zeminler, imkanlar bu kadar iyi değilmiş.
Kulübün koordinatörü Claudia Cebella ile sohbet ettik. O da İlkay’ın hakkını teslim edenlerden birisi… İlkay’ın desteğinin önemli olduğunu ifade edip buradaki birçok çocuk için rol model, kariyerlerinde yola çıkarken bir lider olduğunu belirtti.
Çocuklarını izleyen aileler de bu sahadan Almanya Milli Takımı’nın kaptanının yetişmesinin mutluluğunu yaşarken kendi çocukları için de benzer bir hikaye düşlüyor, onun gibi harika bir kariyere imza atmasını istiyor.
Ardından çok mütavazı kulüp binasını geziyoruz. Sahasını yaptırdığı, bu kulübe büyük bir vefa örneği gösterdiği İlkay’ın, hediye ettiği imzalı forması duvarda asılı. Soyunma odalarını ziyaret ediyoruz. Onun döneminden bu zamana adeta nereden nereye geldiğini gözlerimizle görüyoruz.
İki farklı hikaye, ikisi de yıldız. İkisi de Almanya Milli Takımı’nın formasını giyip, müthiş başarılar yakalasa da ikisi de Türk. A Milli Futbol Takımı’nın formasını giymediler, kariyerlerinde farklı bir rota çizdiler ama ülkelerini saha dışında temsil ettiler. Önce Mesut Özil, ardından da hala İlkay Gündoğan Almanya’daki Türk çocuklarına başarıyla önemli bir motivasyon unsuru oldular.